27 Ağustos 2010 Cuma

FIRAT SUYU HEP KAN AĞLADI - Filiz Timur

Boz ve bulanık bir girdabın içinde debelenen bedeni,bir kabustan diğerine uyandı.
Vücudundaki tüm kemikler dile gelmiş çığlk atıyor.sağ yanından soluna dönemedi kaburgalarının her biri birer hançer olmuş,böğrüne saplanıyor.Şiltenin üzerinde usulca doğruldu başı onu bırakıp gitmek istercesine zonkluyor,.alıkoymak için başını boynunun üzerinde, leçeği ile sarıp ikide sıkı düğüm atıyor.

Soluklandı,dineldi bir an, kızları aradı karanlğa alışan gözleri ile mitilin altında.Elifi saçlarından anladı,zeliha ya zeliha? telaşlandı panikledi.aklı başına gelsin diye derin bir soluk aldı. doğru ya, kuması dermanı yok diye anasının,gece koynuna almştı zelişi.
Aynı adamın karıları olsalar da,o adamı paylaşamamak gibi bir dertleri olmadı hiç.Onlar kadere boyun eğmişliğin çaresizliğini paylaştılar.yaralarını sardılar,bebelerini salladılar birbirlerinin.onu abla bellemesi omzunda kocunmadan ağlayabilmesindendi.
Yavaşça kalktı mecali kalmamıştı ne kalbinin ne bedeninin. Pencereye doğru yaklaştı,camı araladı ılık bir esinti kanaviçe işli patiska perdelerden sızarak bedenini sardı.Ayışığı günışığı kadar aydınlıktı.
Ayın gülen yüzünde göreceklerdi birbirlerinin yüzünü.Söz vermişlerdi her ay ışığında buluşacaktı kavuşamayan elleri.Göz göze geldi gümüşi parlağında ayın,bedirhan ın kara gözleri ile.Yüreği ısındı. Yaşlı gözlerinde ayın ışığı buğulandı.Yüzünde acı bir
tebessüm gamzelerinin çukurunda donup kaldı.
Kısıkta olsun kahkaha atamadı.zira kadın kısmı çok gülmemeli.hele kahkahayla.haşa, kötü kadınlar gibi.
Bedirhan ona gül diyordu, gül ki gamzelerinde güller açsın,gül ki gülen yüzün gecelerimi aydınlatsın.gülümsemeye çabaladı,patlayan dudağın da depreşti acıları..Sinesinin tam orta yerine koydu elini.derinlerde bir yerde kanıyordu yarası.
Kan davası bitsin diye berdel ettiklerinde hayallerini ve sevdasını çeyiz sandığına kilitledi. Çocukluktan kadınlığa nasıl geçtiğini anlayamadan ana oldu.Biri kucağında,diğeri eteğinde iki bebeden sonra bir daha yüklü kalmasın diye kan revan içinde ölümlerden döndü kaç kere.
Küçük adımlarla kumasının kapısına yaklaştı zeliha yı uyandırmaktan korkarak usulca araladı kapıyı. seyretti ayın ışığında bebeğini uzun uzun elleri, ayakları ,elmacık kemikleri,kıvırcık saçları.şefkatle sarıldı öptü,öptü,öptü.Zeliş buldu karanlıkta anasının ak memelerini.
Hep oğlan doğurmak istedi.Kızları sevmediğinden değil! Bu toprakların ahı vardı kadınlarına. Kadın berdel edilir, kadın sevdiğine varamaz,kadın okuyamaz yazamaz. Çocuk yaşta iyi bir başlık parasına, imam nikahına, yüzünü bile görmediği, babası yaşındaki bir adamın bilmem kaçıncı karısı olabilir Karşı çıkamaz öldürülür.Duvağınla girdiğin koca evinden kefeninle çıkarsın demişti, o gün yazmıştı yazgısını ağası Anası yla yaşadığı kaderin aynını kızları da yaşayacaktı Neden kader bu yazıyı burada doğan kadınlara yazdı.
başka düvellerde doğsalardı kader onlara böyle bir yazgı yazmayacakmıydı? .Acının dayağın törelerin kucağına atmayacaktı göz bebeklerini, cansularını.
Birden öfkenin en şiddetlisi dolandı damarlarında. Babasına, ağalarına,kocasına,amcalarına.Canları yanmalıydı onların da Kocası olacak o zebaninin canı acımalıydı,canından can almalıydı,yüreği kavrulmalı,yaş yerine kan akmalıydı gözlerinden.Ağlatmalıydı onu,en küçüğe zeliş e çok düşkündü zira.
Çetiklerini geçirdi ayağına, bağladı zeliha yı sırtına, elini sıkıca kavradı elif in.İnerken tahta merdivenlerin gıcırtısı ile bir an durakladı.sonra koşarcasına avluya oradan da sokağa attı kendini.Toprak damlar kerpiç evler,ahırlar,bostanlar,tarlalar.Ardında bıraktı hızla her şeyi töreleri dayağı tacizi.Elif bir ara tekerlenir gibi oldu.Eğildi berelenen dizini öptü kuzusunun.Kucakladığında mecaline şaşmadı.
Köprünün orta yerine geldiğinde durdu.Bez bebeğine sımsıkı sarılmıştı Elif
-Ana bak ay dede bize işmar ediyor
Duymadı, bakmadı ayın gülen yüzüne, tutmadı Bedirhan a verdiği sözü .Kalbi buz gibi,bedeni onun değil,terk edeli çok olmuştu kadınlığını.Elinde Elif in yumuk elleri,sırtında zeliş in günahsız bedeni,bıraktı ruhunu Fırat ın soğuk, boz ve bulanık sularına.
Koyunlarını otaran çoban memet,
Buldu Fırat ın kıyısında bezden bir bebek.
Yudu balçığını çamurunu
Yeniden çizdi silinmiş yüzü
Koydu heybesine.
Sevinecekti akşama kızı!
FİLİZ ÖZDEMİR TİMUR
2009

3 yorum:

  1. Filizcim, öykülerimiz yoruma açık zaten:)) gb

    YanıtlaSil
  2. harika...harika..her oykude baska diyarlara gdiyorum...bambaska bir insan oluyorum..nolur devam edin noolllur..yeni oykulerde kaybolmak istiyorum...

    YanıtlaSil